Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

yanına komamak

  • 1 yanına komamak

    Türkçe-rusça sözlük > yanına komamak

  • 2 yanına bırakmamak

    = yanına komamak не оставля́ть безнака́занным, отомсти́ть

    Türkçe-rusça sözlük > yanına bırakmamak

  • 3 yan

    бок (м) фланг (м)
    * * *
    1.
    1) бок, сторона́

    her yandan — со всех сторо́н, отовсю́ду

    öte yandan — с друго́й стороны́

    2) воен. фланг

    yan ateşi — фла́нговый ого́нь

    3) мат. часть уравне́ния ( левая или правая)
    2.
    1) боково́й

    yan cep — боково́й карма́н

    yan kapı — бокова́я дверь

    2) побо́чный

    ilâcın yan etkileri — побо́чные де́йствия лека́рства

    3.
    в функции служ. имени

    yanına — к кому-чему

    yanına oturduk — мы подсе́ли к нему́

    yanıma gel — подойди́ ко мне

    yanında — ря́дом с кем-чем, о́коло, во́зле кого-чего; при ком-чём

    yanında söyledim — я сказа́л при нём

    yanında taşımak — носи́ть при себе́

    onun yanında benim hiç değerim yoktur — ря́дом с ним я ничего́ не сто́ю

    o belge yanınızda mı? — э́тот докуме́нт при вас?

    yanındanот кого-чего

    yanımdan git! — отойди́ от меня́!

    ••
    - yana olmak
    - sizden yanayız
    - yanına almak
    - annesini yanına almış
    - ben seni yanıma alayım
    - ama çok para veremem
    - yan bakmak
    - yan basmak
    - yanı başında
    - yanı başına
    - yanına bırakmamak
    - yanına komamak
    - yandan bile geçmemiş
    - yana çıkmak
    - yan çizmek
    - yan gelip oturmak
    - yan gelip yatmak
    - yan gelmek
    - yan gözle bakmak
    - yanına kâr kalmak
    - yan tutmak
    - yan yan bakmak
    - yanına varılmaz
    - yanına salâvata varılır
    - yan yatmak

    Türkçe-rusça sözlük > yan

  • 4 yan

    1. subst und adj Seite f; MIL Flanke f; Profil n; MATH Glied n (einer Gleichung); Seiten- (Tür); Neben- (Ausgang, Satz); sekundär (z.B. Ziel);
    öte yandan andererseits;
    yan bakış scheele(r) Blick;
    yan bakmak scheel blicken; etwas im Schilde führen;
    -de yan basmak sich täuschen in D;
    yan çizmek sich drücken vor D;
    yan etki MED Nebenwirkung f;
    yan iş Nebenbeschäftigung f;
    yan gelir Nebenverdienst m;
    yan gelmek schwelgen, in Freuden leben;
    yan gözle mit scheelem Blick;
    yan hakemi SPORT Linienrichter m;
    yan ödeme Zulage f (zum Gehalt);
    yan sanayi Zulieferindustrie f;
    yan sokak Seitenstraße f;
    yan yan von der Seite, schief, scheel;
    yan yana nebeneinander;
    yan yatmak sich krümmen, sich neigen, sich zur Seite neigen;
    yandan çarklı Raddampfer m; fam Zucker extra (zum Kaffee oder Tee);
    yanı başında (oder başına) ganz in der ( oder in die) Nähe;
    -in yanı sıra (zusammen) mit D; neben D; parallel zu
    2. postpos -den yana wegen G; für A;
    benden yana meinetwegen;
    … bir yana abgesehen von D;
    bu yana hierher, auf diese Seite;
    -den bu yana von … bis jetzt;
    -den yana çıkmak zu jemandem halten;
    -den yana olmak für jemanden sein; sich einsetzen für;
    yanımdan git! geh weg von mir!;
    -in yanında olmak (dabei) haben: saatiniz yanınızda mı? haben Sie Ihre Uhr bei sich?;
    -i yanına almak jemanden einstellen, jemandem Arbeit geben; jemanden zu sich D (= ins Haus) nehmen;
    yanına bırakmamak (oder komamak) nicht ungestraft lassen;
    bunu yanına koymam das werde ich ihm nie vergessen;
    yanına kalmak straflos ausgehen
    2. Ortssubstantiv -in yanına neben A; zu A; an A heran;
    yanında neben D; bei D;
    yanından von D weg; von D her; weg von D;
    (onun) yanına oturduk wir setzten uns neben ihn

    Türkçe-Almanca sözlük > yan

  • 5 etmek

    1) де́лать, сде́лать

    ne edeceğini sana o bildirir — он [сам] сообщи́т тебе́ о том, что ты до́лжен [с]де́лать

    ne etti eyledi — что то́лько он ни де́лал

    2) сде́лать, де́лать, поступа́ть (хорошо, плохо и т. п.)

    iyi ettiniz de geldiniz — вы хорошо́ сде́лали, что пришли́

    bunu söylemekle kötü ettiniz — вы пло́хо поступи́ли, сказа́в э́то

    3) сто́ить

    bu kitap yüz lira eder — э́та кни́га сто́ит сто лир

    4) -i, -den лиша́ть чего, оставля́ть без чего

    evinden ettiler — его́ лиши́ли кро́ва

    onu işinden ettiler — его́ лиши́ли рабо́ты

    5) - den ( в форме невозможности) обходи́ться без кого-чего; не мочь не...

    çocuk oynamadan edemez — ребёнок не мо́жет не игра́ть

    insan susuz edemez — челове́к не мо́жет обойти́сь без воды́

    sensiz edemem — я не могу́ [жить] без тебя́

    6) -i (со словами, передающими время) (делать что-л. до самого утра, вечера и т. п.)

    akşamı etmek — а) де́лать что-л. до са́мого ве́чера; б) находи́ться где-л. до са́мого ве́чера

    konuşurken sabahı etmişiz — за разгово́рами мы просиде́ли до са́мого утра́

    7) в роли вспом. гл. в сочет. с именами образует сложные глаголы

    ateş etmek — стреля́ть

    bayram etmek — пра́здновать

    şüphe etmek — сомнева́ться

    tesir etmek — влия́ть

    8) со словами neler, çok, az де́лать / соверша́ть / причиня́ть зло и т. п.

    kaynanası ona çok etti — свекро́вь причини́ла ей мно́го зла

    9) (со словами yatak, alt и т. п.) обмочи́ться, наде́лать в штаны́

    çocuk altına etti — ма́льчик наде́лал в штаны́, ма́льчик обмочи́лся

    10) мат. равня́ться

    iki iki daha dört eder — два плюс два равно́ четырём

    ••
    - etmediğini komamak
    - ettiğini bulmak
    - ettiği ile kalmak
    - ettiği yanına kalmak
    - ettiği yanına kâr kalmak
    - ettiğini yanına bırakmamak

    Türkçe-rusça sözlük > etmek

  • 6 etmek

    ",-der auxiliary verb 1. /ı/ to do, make. 2. /ı/ to do (well or wrong). 3. /ı/ to reach (a time). 4. /ı, dan/ to deprive (someone) of (something). 5. /ı/ math. to equal, make. 6. /ı/ to be worth. 7. /ı/ to amount to, make. 8. /a/ to wrong, treat (someone) unjustly. 9. /a/ to soil or wet (one´s underpants, bed, etc.). etmediğini bırakmamak/komamak to do all the harm one can. ettiğini bulmak/çekmek to get one´s deserts. Etme eyleme! Please don´t do it!/Come on now, stop it! ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek to be more of a hindrance than a help; to cause more harm than good. ettiği ile kalmak to be left with nothing but the shame of it (when a design against another has not come off). Etme yahu! Is that so?/You must be kidding. ettiğini yanına bırakmamak /ın/ to get revenge on (someone), not to let (someone) get away with something. ettiği yanına (kâr) kalmak to get away with a bad deed."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > etmek

  • 7 yan

    "1. (a) side. 2. flank. 3. neighborhood, vicinity, diggings: O yanlarda oturuyor. He lives in that area. 4. part (of one´s body): Her yanım ağrıyor. I ache all over. 5. direction (line or course extending away from a given point). 6. aspect, side (of a matter). 7. with; alongside, alongside of: Yanına hiç para alma! Don´t take any money with you! Yanımda çalışıyor. He works alongside me. 8. in comparison with, alongside of: Hüsnü, Zühtü´nün yanında bir sıfırdır. Hüsnü´s nothing compared to Zühtü. 9. lateral, side, located at or towards a side. 10. secondary. -a /dan/ 1. pro, for, in favor of; on the side of: Ben Hasan´dan yanayım. I´m for Hasan. 2. as regards, as far as... is concerned: Paradan yana iyiyim. I´m OK as far as money goes. -dan sideways, from one side; obliquely; in profile. -a çıkmak /dan/ to support, take the side of, side with (someone). -ına almak /ı/ 1. to take (someone) on, employ (someone) (as one´s assistant). 2. to take (someone) in (in order to look after him/her). - bakış sideways glance. - bakmak /a/ 1. to look askance at, look at (someone, something) hostilely or venomously. - basmak 1. to be deceived, be taken in. 2. not to be straight with someone; to give someone the runaround. -ı başında /ın/ right beside, immediately beside, right next to. -ına bırakmamak/komamak/koymamak /ı, ın/ not to let (someone) get away with (something), not to let (someone) do (something) without being punished for doing it. (...) -ından bile geçmemiş. /ın/ It doesn´t have even the slightest connection with.../It doesn´t bear even the faintest resemblance to.... - cebime koy. colloq. I don´t believe you./Come on, who do you think you´re fooling?/Pull the other leg, it´s got bells on it. - cümle gram. subordinate clause. -dan çarklı 1. side-wheel (steamer). 2. slang slow-going, poky (vehicle). 3. slang (glass of tea) served with lumps/a lump of sugar in the saucer beside it. 4. slang (someone) who walks with one shoulder sloped downward. 5. slang (someone) who swings his arms vigorously as he walks. - çizmek 1. to try to get out of; to avoid, shirk, evade, dodge. 2. to pay no attention to, ignore. - etki side effect. -dan fırlama slang scoundrel, bastard, SOB. - gelmek/- gelip yatmak to take one´s ease, relax, enjoy oneself (when one should be working). -dan görünüş profile. - gözle out of the corner of one´s eye. - gözle bakmak /a/ 1. to look at (someone) out of the corner of one´s eye. 2. to look askance at, look at (someone, something) disdainfully. 3. to look at (someone, something) hostilely or venomously. -ına (kâr) kalmak to get away with, do (something) without being punished for doing it: Bu cinayet yanına kalmaz. You won´t get away with this murder. (...) -ına salavatla varılır. /ın/ You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. (...) -ına (salavatla) varılmaz. /ın/ 1. It´s so high/expensive you can´t touch it. 2. He/She thinks he´s/she´s better than everybody else. He/She thinks he´s/she´s something. 3. You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. -ı sıra 1. right along with, right alongside, together with, with: Yanı sıra avukatını getirdi. He brought his lawyer along with him. Viski yanı sıra bira içiyor. He´s drinking beer together with whiskey. 2. besides, in addition to, along with: Büyük bir yazar olmanın yanı sıra ünlü bir müzisyendir. Besides being a great writer he´s also a famous musician. 3. right alongside, right beside: Yanım sıra onlar oturuyorlardı. They were sitting right beside me. - tutmak to show partiality to one person or side. - ürün by-product. - yan sideways. - yana side by side. - yan bakmak /a/ to look at (someone) malevolently, look daggers at. - yatmak to lean to one side."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yan

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»